Altıncı His Gerçekten Var mıdır?

Çevrenizdeki bir çok insandan altıncı hissinin kuvvetli olduğu yönündeki sözleri hemen hepiniz duymuşsunuzdur. Belki kendiniz bile altıncı hissinizin kuvvetli olduğuna inanıyorsunuzdur. Siz inanmasanız bile bu konuda filmler çekiliyor kitaplar yazılıyor. Bu durum da haliyle altıncı hissin varlığı yönünde bir algı oluşmasına sebep oluyor. Peki altıncı his nedir? Gerçekten var mıdır? Bilimsel olarak kabul görmüş müdür?

Altıncı his, beş duyumuz dışında gelişen sezisel öngörü olarak tanımlanır. İnsanlar gelecek hakkındaki tahminlerini, mevcut zamanda yaptıkları tahminlerini: örneğin saatin 17.00 olduğunu söyleyip saate baktığında saatin gerçekten de 17.00 olması gibi durumları altıncı hissin kuvvetine yormaktadırlar. Zaman zaman gelecekte yaşanacak olayları önceden hissedip yarın muhakkak kötü bir şeyin olacağını iddia ederler ve yarın mutlaka kötü birşey olur. Bu bilimsel olarak nasıl mümkündür?

Mistik çalışmalar yapan medyumlar, burç yorumcuları ve bazı durumlarda din adamları da altıncı hissin gerçekliğini savunmaktan geri durmamakta ve bu şeyin gerçekten varolduğunu insanların geleceği görebileceğini-hissedebileceğini iddia etmektedirler. Fakat bilim dünyası bu tür paranormal fenomenlere mistikler kadar sıcak bakmamaktadırlar. Amerikan Ulusal Bilim Akademisi'indeki bilim insanlarının %96'sı altıncı hissin varolmadığını söylemektedirler.

Buna ragmen bir gurup bilim insanı bu konudaki araştırmalarını inatla sürdürmekte ve zaman zaman kaydadeğer veriler elde etmektedirler. Bu konuda çalışma yürüten ve bilimsel yöntemden sapan çoğu bilimcinin aksine bir grup bilim insanı bu tür paranormal fenomenlere bilimsel bakış açısıyla yaklaşarak analizler yapmışlardır. Bu yaklaşımlar bugün paranormal aktiviteler ve bunların bütününü ifade eden ESP (Exsra Sensory Perception)  hakkında gerçek bilgiler elde etmemize olanak sağlamıştır.

Örneğin bir kafede oturuyorsunuz ve arkanızdaki masadan biri size bakıyor. Siz bakan kişiyi görmüyor ve duymuyor olmanıza ragmen o kişinin size baktığını hissediyorsunuz ve arkanızı döndüğünüzde gerçekten de birinin size bakıyor olduğunu görüyorsunuz. Bilim insanları bu durumu şu şekilde açıklıyor: Beynimiz biz farkında olmadan çok küçük, mikro ölçekli dalgaları, mikro ölçekteki ses frekanslarını algılayıp beynimize sinyaller gönderiyor. Gönderilen bu sinyaller bilincimiz olmadan beyin tarafından algılanıyor ve bu duruma karşı içimizde korku-endişe hissi uyanıyor. Bunun yanında arkamızda bize bakan kişinin gölgesini görmesek de aslında mikro ölçekteki gölgesinin önümüze düştüğü ve bizim bunu algıladığımız söyleniyor.

Verdiğimiz saat örneğindeyse ki bu durum özellikle kol saati ve belli bir alandaysak duvar saatini yine algıdışı olarak saate bir kaç saniye öncesinden bilinçsizce bakarak az sonra beynimizde çektiğimiz saatin resmini yeni keşfetmişçesine açık bilince aktarmamız şeklinde oluyor.

Gelecek hakkındaki tahminlerde ise önceki deneyimlerin söz konusu olduğu belirtiliyor. Bu deneyimler bizim başımızdan geçmemişse bile atalarımızla ortak paylaştığımız bilincimizde ve ya toplu bilinçaltında var olduğu belirtiliyor. Ki atalarımızın geçmiş tecrübelerinin bize genler yoluyla aktarıldığını biliyoruz. Bu konuda özellikle bebeğin doğduğunda belli bir bilgi birikimle doğduğu ve karakterinin temelinin bile bu şekilde atıldığı fikrini savunan bilimciler tarafından destekleniyor. Paylaştığımız bu ortak deneyimler ve ya bireysel deneyimlerimiz yaşanacak durum öncesinde koşulların benzeşmesinden ötürü tahminlerde bulunabiliyor.

Altıncı his inancımızın temelini oluşturan doğru tahminlerin bir de algıda seçicilik boyutu bulunmakta. Bir köpek insanı ısırırsa bu normaldir bunu çabucak unutabiliriz fakat bir insan köpeği ısırırsa bunu unutmamız zordur. İnancımızın temelinde de aynı mantık yatmakta. Eğer toplu olarak düşünüp analiz edebilseydik doğru tahminlerimizden çok yanlış tahminlerimizin varolduğunu görebilirdik. Ve altıncı his inancımız o oranda azalırdı fakat algıda seçicilik yaparak sadece doğru tahminlerimizi göz önünde bulundurmaktayız.

Yorumlar